BAKAN TEKİN, TV100 CANLI YAYININDA EĞİTİM GÜNDEMİNİ DEĞERLENDİRDİ

09 Ekim 2025 11:23

Bakan Yusuf Tekin, 12 yıllık eğitim sisteminin kısaltılmasına yönelik eleştirilere yanıt vererek konunun henüz değerlendirme aşamasında olduğunu, konuyla ilgili Bakanlıkça hazırlanan raporu Bakanlar Kurulu toplantısında sunacağını ifade etti.
 
Kız çocuklarının eğitime erişimiyle ilgili soruya yönelik Bakan Tekin, "Şu an Türkiye kız çocuklarının eğitim öğretim sürecinde dünya ortalamalarının altında falan değiliz. Bakın, ben daha önce de söyledim bunu. Dedim ki Türkiye'de kız çocuklarının eğitimini kolaylaştırmak için atılması gereken adımlar var. Bu adımlar eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacak fiziki altyapının oluşturulmasından tutun, eğitim öğretim yapılarının buna uygun hale getirilmesine kadar bir dizi tedbir zaten alıyoruz. Yine bu minvalde şöyle bir şey söyledim: Türkiye'nin toplumsal yapısı gereği bazı aileler bilhassa ortaöğretimde kız çocuklarının okullaşmalarını istemiyorlar. Bu, insanların inanç ya da ibadet hürriyetleriyle ilgili tanımladıkları bir çerçevedir. Ben bu çocukların okullaşmasını istiyorsam bu velilerin de çocuklarını okula gönderebilecekleri okullar açabilmeliyim, okullaştırmak istiyorsak eğer... Şimdi bakın, dedim ki zaten bizim Millî Eğitim Temel Kanunumuzda karma eğitim esastır, kız ve erkek okullar ihtiyaç duyulduğunda açılabilir ifadesi var. Peki, okullaşmadan daha büyük ihtiyaç nerede olabilir? Ben çocukları okullaştırmak istiyorum, dolayısıyla bir veli, ben ergenlik çağındaki çocuğumu karma okula değil de diğer okula göndermek istiyorsam onu okullaştırmak için bu okulların açılmasından daha doğal bir şey olamaz. Ben şunu demiyorum: Karma eğitimi kaldırdık, böyle bir şey yok ki... Zaten Kanun bize diyor, karma eğitim esastır." yanıtını verdi. 
 
Köy okullarına ilişkin de konuşan Bakan Tekin; "Esas olan, köy okullarının açık tutulmasıdır. Fakat ben şunu diyorum: Eğitim öğretimin niteliği açısından pedagojik anlamda ortamın akademik yetkinliğe uygun olması açısından bir öğrenciyle bir okulun açık tutulması benim açımdan doğru değil ama veli istiyorsa bir tek öğrenci dahi olsa 'Köy okullarını açık tutmak esastır.' diye genelgemizde yazdık. Şimdi okul dediğimiz, sadece ders kitaplarından edinilen şeyler değil. Çocuklarımız arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle sosyalleşecekler, oyunlar oynayacaklar. Eğitim öğretim ancak bu şekilde mantıklı bir hale gelir ve sağlıklı bir zemine oturur. Biz çocuklarımızı taşımalı eğitimle alalım evinden, başka bir yere götürelim daha sağlıklı arkadaşlarının olduğu, sosyalleşme imkânını olduğu okullarda eğitim öğretimlerini verelim diyoruz.  Ben eğitim öğretimin niteliği açısından bir iki öğrenciyle bir okulun açık tutulmasını doğru bulmuyorum ama veli bunu istiyorsa da... Bakın, tek bir öğrenci dahi olsa o köy okulunu açık tutacağımızı taahhüt ediyoruz biz." dedi. 
 
Bakan Tekin, okullarda kayıt sırasında istenildiği öne sürülen bağışlarla ilgili, ilkokul ve ortaokullarda kayıt işlemlerinin otomatik olarak sistem tarafından yapıldığını, velilerin hiçbir işlem yapmasına gerek olmadığını liselerde ise puanla veya adrese dayalı yerleştirme yapıldığını, her öğrencinin uygun okula otomatik olarak kaydedildiğini ifade etti. Kayıt ücreti alınmasının yasal ya da teknik olarak mümkün olmadığını vurgulayan Bakan Tekin, okul aile birliklerinin talep ettiği bağışların tamamen gönüllülük esasına dayandığını söyledi.
 
"Bizim kaynaklarımız çocuklarımızın sınavlara en iyi şekilde hazırlanması için yeterlidir"
Bakan Tekin'e, öğrenci ve velilere satılmaya çalışıldığı iddia edilen yardımcı kitap fiyatları da soruldu.
 
Bakan Tekin, velilere herhangi bir külfet getirecek her şeye karşı olduklarını vurgulayarak yardımcı kaynak veya kitap ücreti talep edilmesinin doğru olmadığını, tüm materyallerin elektronik ortamda EBA üzerinden ücretsiz şekilde velilerle ve öğrencilerle paylaşıldığını belirtti. Devlet okullarında öğretmen veya idarecilerin velilerden ek kaynak talep etme hakkı olmadığını ifade eden Bakan Tekin, bu tür durumların kendilerine bildirilmesini istedi. 
 
Özel yayınevlerinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile uyumlu olduğu belirtilerek yayımladıkları kitapların Bakanlık tarafından yapılan çalışmayla bu çerçevede olmadığına dikkat çeken Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü; 
 
"Okullarımızda ders anlatan öğretmenlerimiz, bizim ders kitaplarımız, müfredatımız hem liselere geçiş hem de üniversiteye giriş sınavının ana konusu. Biz her şeyi okullarımızda veriyoruz. EBA, dünyanın en büyük eğitim içerik ağlarından biri, bu bir. Milyonlarca içerik var. Yani sizin çocuğunuz herhangi bir sınıf düzeyinde ihtiyaç duyduğu herhangi bir eksik olduğunu düşündüğü bir alan varsa EBA'dan o alanla ilgili test, materyal, PDF formatında ders anlatımı ya da video formatında ders anlatımı ne isterse ulaşabilir. İkincisi; geçen yıl liseler için, bu yıl da ortaokullar için başlattığımız yapay zekâ destekli MEBİ uygulaması var. Üçüncüsü; destekleme ve yetiştirme kursları diye bir başlığımız var bizim. Yani öğrenci okulunda okul müdürüne gidip 'Hocam ben matematikten eksiğim olduğunu düşünüyorum bana kurs açar mısınız?' dediğinde okul müdürümüz yine bizim öğretmenlerimizle ve ücretsiz olarak çocuklarımıza kurs açıyor.
 
"Millî Eğitim Bakanlığının ders kitaplarından soru çıkmıyor diye bir manipülasyon yapıyorlar. Ben velilerimizi bir kez daha uyarmış olayım. Bizim kitaplarımız, bizim elektronik ortamdaki kaynaklarımız ve bizim okullarda sizlere sunduğumuz destekleme ve yetiştirme kursları çocuklarımızın sınavlara en iyi şekilde hazırlanması için yeterlidir, başkaca bir şeye ihtiyacı yoktur çocukların."
 
Özel okul ücretleriyle ilgili de konuşan Bakan Tekin, devletin tüm çocukların ücretsiz okul kaydını zaten otomatik olarak yaptığını hatırlatarak özel okula göndermenin bir zorunluluk değil, veli tercihi olduğunu ifade etti. Ücretlendirmelerin okulla veli arasında yapılan hizmet sözleşmeleriyle belirlendiğini belirten Tekin, bu sözleşmelerin kapsamı dışında fahiş artışlara izin verilmeyeceğini ve resmî ödemelerin denetim altında tutulduğunu kaydetti. Hazine ve Maliye Bakanlığıyla eş güdüm içinde özel okulları yakından izlediklerini söyleyen Tekin, mevzuata aykırı ücret talep eden kurumlara yönelik yaptırımların uygulanacağını ve bu konuda taviz verilmeyeceğini vurguladı. Özel okul temsilcisi derneklerle çok sağlıklı bir iletişim içinde olduklarını belirten Tekin, derneklerin kendi içlerinde çürük elma diye tanımladıkları, mevzuata aykırı davranan veya kamuoyunda fahiş fiyat algısı yaratan okulların denetlenmesini talep ettiklerini söyledi. Tekin, kamuoyunda konuşulduğu kadar yaygın olmayan hukuka aykırı uygulamalara karşı ise Bakanlık olarak koordineli bir takip ve gerektiğinde yaptırım mekanizmalarını işletmeye devam edeceklerini dile getirdi.
 
"Bütün okullarımızda bir rehber öğretmenin bulunmasını istiyoruz"
Okullardaki güvenlik durumunun sorulması üzerine Bakan Tekin, "Biz İçişleri Bakanlığımızla birlikte tüm okullarımızı güvenlik ihtiyacına göre sınıflandırdık; kimi okulumuzun kapısında polis aracı bekliyor, kiminde tek bir güvenlik görevlisi var. Emniyet Genel Müdürlüğümüz bu konuda bize ciddi destek veriyor." dedi. Okullardaki temizlik hizmeti konusuyla ilgili de okullarda temizlik görevlisi eksikliği iddialarının gerçeği yansıtmadığını belirterek, hâlihazırda yaklaşık 130 bin temizlik personelinin görev yaptığını söyledi. Geçen yıl yaşanan kısa süreli aksaklığın istihdam modelindeki geçici bir değişiklikten kaynaklandığını, bu yıl ise okulların açıldığı 1 Eylül itibarıyla tüm personelin göreve başladığını ifade etti.
 
Akran zorbalığıyla ilgili soruya ilişkin de konuşan Bakan Tekin, şu ifadeleri kullandı: "Akran zorbalığını hem anketlerle hem rehber öğretmenlerimiz aracılığıyla yakından izliyoruz fakat tespit ettiğimiz önemli bir husus şu: Okula başlama yaşındaki fark akran zorbalığını tetikleyebiliyor. 66 aylık bir öğrenciyle 84 aylık bir öğrencinin aynı sınıfta olması, kas gelişimi farkı gibi nedenlerle zorbalık algısına yol açabiliyor. Makas farkını azaltacak bir adım atmayı arzu ediyoruz. Rehber öğretmenlerle ilgili olarak da bizim önümüzdeki dönemle ilgili konuştuğumuz şey şu: Bir kere bütün okullarımızda bir rehber öğretmenin bulunmasını istiyoruz, bununla ilgili de çalışmalarımızı yürütüyoruz."
 
Mülakatlarda haksızlık olup olmadığının sorulması üzerine ise Bakan Tekin, göreve başladığından beri temel ilkesinin adaletsizlik yapmamak ve kimsenin hakkını yememek olduğunu belirterek öğretmen seçiminde mülakatın öğrencilerin emanet edileceği kişileri tanımak açısından önemli olduğunu vurguladı. Bu yıl son kez mülakat yapıldığını, önümüzdeki yıldan itibaren sistemin kaldırılacağını, ancak mevcut sürecin tamamen adil şekilde yürütülmesi için tüm tedbirlerin alındığını ifade etti. Mülakatlarda aday ve jüri kimliklerinin gizli tutulduğunu, soruların rastgele sistem üzerinden çekildiğini ve jüriye cevap anahtarlarının sunularak objektif değerlendirme sağlandığını anlattı. Sesli ve görüntülü kayıt sistemiyle sürecin şeffaf biçimde izlendiğini, adayların yazılı beyanla itiraz hakkına sahip olduğunu belirterek, haksızlık tespit edilirse düzeltileceğini söyledi. Tekin, 15 bin öğretmenin atama sürecinin 24 Kasım'da tamamlanacağını, ardından Akademi Giriş Sınavı (AGS) sonuçlarına göre branş dağılımlarının aralık ayında yapılacağını açıkladı.
 
"Her atamada özel eğitim alanını önceliyoruz"
Özel eğitim alanındaki öğretmen açığı ve atama planlamalarına ilişkin soruya ise Bakan Tekin, şu yanıtı verdi: "Arkadaşlar haklılar, özel eğitim alanında gerçekten öğretmen açığımız oran olarak en fazla... Bu, doğru. Biz de her atamada zaten özel eğitim alanını önceliyoruz, bu atamada da önceleyeceğiz. Biz bu hesaplamaları yaparken tüm branşlarda adil davranmak zorundayız; benim için adalet ilkesi gereği her branş eşittir. Öğretmen ihtiyacımızı branş adı belirtmeden sırayla numaralandırıyoruz, yaklaşık 130'a yakın alan var ve yazılım sistemi üzerinden 15 bin kontenjanı bu ihtiyaçlara göre dengeli biçimde dağıtıyoruz. Hiçbir branşa ayrıcalıklı davranmadık, davranmayacağız da; herkesin eşit ve adil bir biçimde değerlendirildiği bir sistem yürütüyoruz. Evet, özel eğitimde açık var ama her atamayla bu farkı azaltıyoruz."
 
Bakan Tekin,  sözleşmeli öğretmen ve kadrolu öğretmen farkının sorulmasına ise sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler arasında esaslı bir fark bulunmadığını belirterek, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının eğitimde sürekliliği sağlamak amacıyla getirildiğini söyledi. Uygulamanın yalnızca belirli bölgelerde hizmet süresini standart hâle getirmeye yönelik olduğunu ifade etti. 
 
Norm kadro konusuna da değinen Bakan Tekin, "Norm fazlası öğretmenler konusu iki boyutlu bir mesele. Bir okulda öğrenci sayısı azaldığında ya da bazı öğretmenler eş durumu gibi nedenlerle tayin istediğinde, o okulda okutacak dersi kalmayan öğretmenler ortaya çıkıyor. Aynı ilde bazı okullarda öğretmen açığı varken diğerinde fazlalık oluştuğunda bu dengeyi sağlamak bizim sorumluluğumuz. Bu nedenle öğretmenlere öncelikle tayin hakkı tanıdık ancak başvurmayanları ihtiyaç bulunan okullara görevlendirdik. Bu uygulama hukuka uygun bir işlemdir. Hem eğitimde sürekliliği sağlamak hem de öğretmen ihtiyacını karşılamak için yaptığımız bir düzenlemedir. Ayrıca eş durumu tayinlerinde de öğretmenlere ek haklar verdik, ancak atamaların ihtiyaç duyulan okullara yapılacağını en baştan belirttik." ifadelerini kullandı. 
 
Bakan Tekin, ara tatilin 10 Kasım'a denk gelmesine nedeniyle yapılan eleştirilerle ilgili, ara tatil tarihlerinin kasıtlı olarak belirli günlere denk getirilmediğini, bunun tamamen akademik takvimin doğal sonucu olduğunu söyledi. 10 Kasım'a denk gelmesi yönündeki eleştirilerin yersiz olduğunu belirterek, yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için okullara Atatürk'ü anma etkinliklerinin yapılması konusunda genelge gönderdiklerini ifade etti. 
 
Okullarda Filistin farkındalık etkinlikleri düzenlenmesiyle ilgili Bakan Tekin, etkinliklerin siyasete alet edildiği yönündeki eleştirilerin temelsiz olduğunu belirterek dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan insan hakları ihlallerine karşı çıkmanın siyasi değil, insani bir duruş olduğunu vurguladı. Bir yandan Cumhurbaşkanını Filistin'e sahip çıkmamakla suçlayıp, diğer yandan öğrencilerde bu konuda farkındalık oluşturulmasını eleştirmenin tutarsızlık olduğunu ifade etti. Yazının partiler üstü bir yaklaşımla hazırlandığını, temel amacın çocuklarda insan haklarına saygı, adalet, özgürlük ve hukuk devleti bilincini güçlendirmek olduğunu söyledi. Etkinliklerin tamamen gönüllülük esasına göre yapıldığını hatırlatarak, bu süreçte görev alan öğretmen, öğrenci ve velilere teşekkür etti. İnsan onuruna ve haysiyetine sahip çıkmanın insanlık borcu olduğunu, bu bilinçle yapılan çalışmalardan gurur duyduğunu dile getirdi.